İncegazeteye abone olun, sektörel gelişmeleri kaçırmayın.
Gazete Abonelik FormuProf. Dr. Mete Korkut Gülmen kimdir? Bize kısaca kendinizden bahseder misiniz?
1957 yılında Adana’da doğdum. İlk ve orta eğitimimi Adana’da tamamladım. Liseyi o dönemin Milli Eğitim Bakanı'nın ve uluslararası bir organizasyonun iş birliğinde kazandığım sınavla Amerika Birleşik Devleti’nde tamamladım. Daha sonra yurda döndüğümde tıp fakültesinde eğitim aldım ve hekim olarak zorunlu hizmetimi Sinop ilinde gerçekleştirdim. Sonra Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı’nda uzmanlığımı aldım ve anatomi patolog olarak mezun oldum. Daha sonra Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde Tabip Teğmen olarak görev yaptım ve akabinde yine Çukurova Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı’nda akademik yaşamıma başladım. Adli patoloji ve adli tıp doktora eğitimimi ''sandviç'' bir programla Çukurova Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Adli Tıp Anabilim Dalı ile Dundee Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı’nda tamamladım. Doktora sonrası eğitimim için Amerika Birleşik Devletleri Patoloji Enstitüsü’nün bünyesinde yer alan adli patoloji biliminde, adli patoloji ve ani kardiyak ölümler üzerine eğitimi aldım. Yurda döndükten sonra doçentlik sınavımı başarıyla tamamladım ve doçent olarak görevlerime devam ettim. 2005 yılından beri profesör olarak Adli Tıp Anabilim Dalı'nda görev yapmaktayım ve yine aynı anabilim dalında son 15 yıldır Anabilim Dalı Başkanı olarak görev yapıyorum.
2012 yılında asıl adı International Academy of Legal Medicine olan kısaca IALM olarak anılan bizim de Dünya Adli Tıp Akademisi diye tercüme edebileceğimiz, dünyanın en eski adli tıp örgütü, (ilk kongresini 1938 yılında yapmış) Türkiye’de kongre gerçekleştirince ve uluslararasındaki hizmetlerimiz nedeniyle tüm üyelerinin oy birliği ile beni bilim onur altın madalyasıyla ödüllendirme kararını aldı. Onurlu bir ödül bu.
Bu ödülle ilgili neler söylemek istersiniz?
Şimdi ben adli tıp alanında Türkiye’nin tanınırlığının artması ve bizim de bilim alanında bir şeyleri ortaya koyabiliyor olmamızın gururunu yaşıyorum. Bu benim şahsımla ilgili bir olay değil, bu aslında bizim bütün anabilim dalımızın hatta Türkiye’de önde gelen ve adli tıbbı inşa ederek bugünlere kadar taşıyan birçok bilim insanının ortak ödülü olarak bakmak gerekir diye düşünüyorum. Çünkü hiçbir şeyin tek başına bir insanın eseri olması mümkün değildir, ortak çalışmaların nihai ürünü olarak görülmelidir.
Genç akademisyen ve bilim insanları için Türkiye’nin neresinde olurlarsa olsunlar, eğer yeteri kadar emek koyup çabalarlarsa o yılların birikiminin karşılığı mutlaka bir yerde karşılarına çıkar ve mutlaka bu emeklerinin karşılıklarını görebilirler. İlla şurada veya burada bu hizmeti götürmek gerekmiyor. Nerede olurlarsa olsunlar Türkiye’nin bu çalışkan insanları emeklerinin karşılığını mutlaka alacaklardır diye düşünüyorum. Bu ödülü de bu açıdan çok önemsiyorum. Gençlere moral ve motivasyon olacaktır.
Dünyada adli tıp enstitülerinin sayısı giderek artıyor. Siz de birçok uluslararası projede yer aldınız. Dünyada ve ülkemizde bu alanda hangi gelişmeler yaşanmaktadır?
Doğru söylüyorsunuz çünkü dünyanın adalete ihtiyacı var. Yani adli tıp ve adli bilimler denilince aslında adalet sacayağının bir tarafı düşünülmeli. Nasıl ki bir iddia, savunma ve karar makamı yani hâkim, mahkeme tarafı varsa bunun bir tarafında da denge unsuru olarak adli tıp ve adli bilimler duruyor. Adli tıp ve adli bilimlerin gerek sav gerekse savunma gerekse de doğrudan doğruya mahkemeye verdiği objektif bilimsel veriler ışığında adil kararlara ulaşılmaya çalışılıyor. Tüm dünyada insanlığın arayışı geçmişten bugüne adalettir. Bu adalet kavramında en önemli anahtar sözcük ise bu alanda bilimsel çalışmalar yaparak bilimsel veri üreten adli tıp ve adli bilimlerdir. Bunun için de enstitüler oluşturulmaktadır. Bugün Almanya sadece enstitüler bazında çalışmaktadır. Avrupa Birliği de ağırlıklı olarak enstitü kapsamında çalışmaktadır. ABD'de durum biraz farklıdır ama onlarda da çok ciddi gelişen enstitüler mevcut. Nitekim ülkemizde de adli tıp ve adli bilimler alanında faaliyet gösteren enstitülerimizin sayısı son yıllarda oldukça arttı ki Çukurova Üniversitesi Bağımlılık ve Adli Tıp Enstitüsü de bunlardan bir tanesi ve önemli bir örnek.
''Bir ülkenin adli bilirkişiliği gelişirse hukuku da gelişir.'' Bu görüşünüzü de biraz açar mısınız?
Demin söylediğim gibi gerçekten hukuk bilimsel verilere gereksinim duyar. Eğer taraf olan kişiler, tarafsız olan bilimsel ve objektif verilerle hareket etmezler ise hukuk ve adalet tecelli edemez. Bir şey yasal olabilir ama hukuki olmayabilir ve hukuki olmayınca da adalete erişilmesi mümkün olmaz. İşte bu adalete ulaşabilme amacında en önemli veri kaynağı adli tıp ve adli bilimlerin sunacağı objektif verilerdir. Bu nedenle bir ülkenin adli tıp ve adli bilimleri ne kadar gelişirse ve itibar görürse o ülkenin hukuku ve adaleti de o ölçüde gelişmiş olacaktır diye düşünüyorum.
Adli tıp laboratuvarlarında kullanılan yeni teknolojiler nelerdir? Adli tıp laboratuvarı kurmak isteyen bir kurum hangi cihazlara yönelmelidir?
Burada adli tıp laboratuvarı demememiz adli tıbbın yararlanacağı, adli bilimler alanındaki laboratuvarlardan söz etmemiz gerekiyor. Adli kimya, toksikoloji, adli biyolojigenetik, adli patoloji, adli antropoloji, adli diş hekimliği vs. gibi pek çok alan var. Bu çok geniş bir spektrum. Çünkü kabul edilen 37 tane bilim dalı ve halen kabul edilmeyi bekleyen yani yasal olarak uluslararası arenada adli bilimlerin bir alt bilim dalı olarak kabul edilmeyi bekleyen niceleri var. Toplamda bunlar 52 tane bilim dalı. Yani siz bir laboratuvardan bahsederken aslında 52 tane ayrı bilim dalının nasıl çalışacağını soruyorsunuz bana. Eğer basite indirgersek, yani hocam günlük yaşamda en sık karşılaşılan olguların yanıtını verebilecek laboratuvarları oluşturmaya kalkacak olursak o zaman tabii ki adli kimya, toksikoloji, adli biyoloji genetik ve adli patoloji laboratuvarları olmazsa olmaz olarak karşımıza çıkacaktır.
Günümüzde sayısı giderek artan adli tıbbı konu alan dizi ve belgeseller hakkında ne düşünüyorsunuz?
Tabii insanların adalet arayışı sürünce bu adaleti gerçekleştirmek uğrundaki filmler, polisiye diziler her zaman için dikkatleri çekmektedir. Adli tıp ve adli bilimler alanındaki dizilerde özellikle CSI dizisi ilk Las Vegas serisiyle başladı. Onun çekimlerinin danışmanlığını yapan merkez de Fort Worth Texas Crime Labs’tır. Onun başındaki kişi bizim çok sevdiğimiz, dostumuz Ronald Singer uzun süre Çukurova Üniversitesi'yle ortak çalışmalar yapmıştı. Türkiye’nin farklı bölgelerinden genç meslektaşlarımızı orada eğitimlere de gönderdik.
O ekip de dizileri izleyince şaşırmıştır ''ya gerçekten biz böyle mi yapmışızdır'' acaba diye. Çünkü dizilerin gerçek yaşamla çok fazla da örtüşmediğini belirtmeliyim. Orada yapılanların çoğunu günlük yaşamda hiçbir merkez gerçekleştirmemekte. Belki çok özel araştırmalar ve çalışmalar olabilir. Ama şunu söylemek isterim bu diziler insanları çok etkiledi ve bu alana ilgileri arttı, önemini anladılar. Bir de bu alanda yetişmek isteyen genç nüfus arttı. Ben de adli bilimlerde yetişmek istiyorum diyenler oldu, master ve doktoraya ilgi arttı. Bir de tabii toplum tarafından adalet için olmazsa olmaz bir unsur olarak görünmeye başladı adli tıp ve adli bilimler uygulamaları.
Adli tıp alanına yönelmek isteyen gençlere neler söylemek istersiniz?
Şimdi adli tıp ve adli bilimleri burada ayırmamız lazım. Adli tıp deyince tıpta uzmanlık alanı tanımlıyoruz. Yani tıp fakültesini bitiren ve üzerine uzmanlık sınavına girerek herhangi bir tıp fakültesi adli tıp anabilim dalı bünyesinde 4 yıl süre ile tıpta uzmanlık eğitimi alan ve sonucunda da adli tıp uzmanı olan bir kişiden bahsediyoruz. Bu emek isteyen, zahmetli bir süreç. Buna gönül verecek kişiler tıp doktoru olsunlar, onların arasından da yine gönül verecek kişiler adli tıp uzmanı olsun.
Adli bilimler içinse durum biraz değişik. Adli bilimler alanında da çeşitli bilim dallarından mezun olmuş (fizik, kimya, biyoloji, matematik, psikoloji, hukuktan mezun kişiler) olabilir veya çeşitli alanlardan disiplinlerden mezun olan kişiler, kendi disiplinlerine yakın, uygulamalı, yüksek lisans ve doktora programları için enstitülere başvurabilirler. Çukurova Üniversitesi Bağımlılık ve Adli Bilimler Enstitüsü, Ankara Üniversitesi Adli Bilimler Enstitüsü, İstanbul Cerrahpaşa Adli Tıp ve Adli Bilimler Enstitüsü, Karadeniz Teknik Üniversitesi Adli Tıp ve Adli Bilimler Enstitüsü, özelde Üsküdar Üniversitesi'nin bir enstitüsü söz konusu. Bir de Sahil Güvenlik ve Jandarma Akademisi'nin Ankara’da bir enstitüsü var. Onlar da çok nitelikli insan gücü yetiştiriyorlar. Tüm adli bilim süreçleri, farklı disiplinleri bir arada barındıran multidisipliner bir çalışma grubu.